Kayıtlar

Firik Zamanı

Resim
     Düşündüm de arama motorlarına yazsan firik, öncelik Antep Firik Plavı çıkıverir karşınıza.       Oysa daha mevzuya başlama hamlesiyle birlikte o koku lezzet ve yaz sıcağındaki çıtırtı bile kulaklarımda çınlamadı değil.      İlk buğday taneleri olgunlaşmadan süt taneden kuru bakliyata geçiş aşamasından bahsederim. En yakın tarla kimindir hesap etmeden ya da en çabuk kızarmaya hangisi başladı başlayacak aşamasında elbetteki biraz korsan maharetle şeleklenip düşeriz evin yoluna.      Yeşilin haramı olmaz derdi büyüklerimiz. O hesaptan çok mercimek nohut yolmayanımız yoktur da. Eriği elmayı çağlayı da es geçmeyelim bu arada.      Firik yolma olayında her nedense helali zorlar ve ta uzakta da olsa kendi tarlamıza gider ordan yolardık firik ütme saplı buğdayını. Her nedense dönüş yolunda sırtımızdaki şeleğin bizim tarladan olduğunu en az üç dört kontrol noktasında izahta zorlanmaz da değildik.    ...

Kirkor Değirmenciyan Ya da Mehrican

Resim
Mehrican , Kirkor Değirmenciyan, Sivas Milleti Bir yanda Tecer Dağı öte yanda Kızılırmak ve tabi ki Bezirci Mahallesi. Anam Kemahdan Sivasın Kirpinik Köyüne evlatlık gelmiş Manuşak Hatun. Babam   Değirmenci Bedros Usta. Usta ama ne usta. Duvar örer, çatı çatar, değirmen tamir eder. Ekin biçer. Hiçbir iş bulamadı ise kış eve yük olmayım der bir variyetli aileye azap dururdu. Nerede bir tamir işi var bir de Bedros Ustaya gösterelim denir. Haber salındı mı yağmur çamur denemeden yola düşülürdü. Kimi zaman yayan. Kimi zaman at sırtında. Kar tipi dinlenmezdi. Kazanacağı üç beş kuruş ya da birkaç çerik buğday, haftalık belki aylık kursağımızdan geçecek lokmaydı. Muhanete muhtaç olmamak için kara herkte kara karıncayı bulma mücadelesi hep sürdü gitti. Şemeden gelen katır sırtındaki   alıçnan taş armutun yolunu gözlediğimiz çok olurdu. Çaalıkta çimer, kış geceleri siret dinler mutlaka bir misafirimiz çoğu zaman yatılı kalan olurdu. Hem misafir kısmetini terkisinde getirirdi za...

K U B A Ş I K

Resim
Türk dil kurumunun da tariflediği bir terimle çocukluğumuzun ilk yıllarında tanışırdık. İlkbaharın sonlarına doğru  sabahları elle çekilen müzikal süt makinalarının eşliğinde adete harp edercesine bağırış çağırışlarla muhabbetin dibine vurulurken bu ne kavgasıdır diye uykudan uyandığınızda kubaşık serencamının başladığı ilk gün yine size denk gelmiştir.  Peynir zamanı. Evin ineğinin koyununun sütü tek seferde yeterli olamayınca komşuluk yardımlaşmasının kerhen devreye sokulduğu, birbirine muhtaç olma duygusunun olanın da olmayanında yaşadığı dönem. Günlük ne kadar süt sağıyorsan o oranda bir ortaklık kurularak anlaşabilir uyumlu beş altı komşu, sütleri her gün süt makinası olan bir evde biriktirir çekilir ve peynir serüvenine start verilir. Alınan süt miktarları temiz bir tahta parçası süte daldırılarak üst hiza kertilir ve kimin kovasının kertiği olduğu beş bağımsız otorite tarafından hafıza kaydı yapılarak alımlar seriye bağlanırdı. Peynir bahane aynı zamanda en taze yerel g...

Karamandul

Resim
          Bu başlığı seçmenin ana sebebi elbette eski hatıraları yad etmekti. Ayrıyeten kayıtlara geçip yeni nesillerin bulduğu   ebeveyn tutanaklarında karşılaşıpta arama motorlarında search ederken okul önlüğü başlığında karşılarına bu yazı çıksın istedim. Menbaından öğrenmek adına.      Doğaldır ki çok kardeşli olmanın en büyük handikapı hiç yeni elbise ya da ayakkabınız olamadığı gibi hiç yeni karamandul giyme lüksünü de yaşayamazdınız.      İki farklı kumaş türü olurdu hazretin. Birisi parlak naylon yalandan bir ateş temasıyla üçte ikisinin eriyip büzüştüğü ucuz tebaatlı olanı.   Kah kendinizin korsan içimlerinden kah da bir yakınınızın közünden sıçramasıyla hemen tamamında bir sigara izi bulunurdu.      Yek diğeri ise ucu alpakaya   kadar giden daha kaliteli kışın da sefasını süreceğiniz terletmeyen,yakmayan ve zor yanan kumaş cinsiydi. Bu daha zengin dururdu. Hem diğeri gibi burnunuzu ...

Gönül Dağına

Resim
  Her bölüm bir oyuncunun ön plana çıkarılması hem oyuncu motivasyonu ve adaletliliği hem de oyuncunun diziyi sahiplenmesi açısından son derece doğru bir tercih. Seyirciye de farklı bakış açıları sunuyor bir yandan da. Bana çocukluğumun Amerikan dizisi hatırlattı. Hemen ürkmeyin. Meşhur The White Shadow dan( Beyaz Gölge) bahsediyorum. Her bölüm bir basketbol oyuncusu üzerine kurgulanırken aynı bölüm de bir hayat hikayesi de sorgulanırdı sürükleyicilik açısından. Espiri de olsun hesabı   Ağıtçı Hüseyin ile Çalgıcı Muammer diyalogları maalesef klasik TRT takıntısı. Dizinin ambiyansı ve kalitesini berbat ediyor. ( Tıpkı Tövbeler   Olsuna devam konusundaki inat gibi. Oysa yayın günü toplam on kişinin dahi seyretmediği o kadar belli olmasına rağmen.) Halbuki Selamiden giderek ama bu şekliyle ve abartmadan   espiri ihtiyacı yeterli kalabilir. Menejar karekteri ve replikleri de tıpkı ağıtçı çalgıcı kardeş diyaloğu gibi dizi   seviyesini maalesef 3. sınıfa indirgeme...

Sahada Pandemi ile Mücadele Eylem Planı

Resim
  Bu çalışma olağanüstü fedakarlıklarla sağlık hizmeti sunumu için mücadele edenlerin yüklerini hafifletebilmek amacıyla onlara ithaf olunur. Pandemi ile mücadelede nitelikli sağlık çalışanlarının hizmet sunumu ile profesyonelce filyasyon çalışmalarına rağmen salgının önüne geçilememektedir. Filyasyonla, bulaşmış ya da bulaşma adaylarının tescilinden öteye gidilememektedir. Sağlık Çalışanlarımız kadar halkımızın da fedakarlığa, empatiye ve  kurallara zorlanması elzem görünmektedir. Mülki İdarenin basın önünde sembolik maske mesafe kontrolü mesaisi ile olacak bir mücadele asla başarılı gözükmemektedir.           Oysa gerek filyasyon ekiplerine gerek sağlık ordumuza daha az iş düşürecek ve daha az enerji harcatacak evvelinden tedbirler ile bunlara uymayanlara yaptırım koordinesinin takibi başarıyı  mümkün kılacaktır. Yani fazla bürokrasiye boğmadan üç kurala uyumun takibi ve yaptırım prosedürünü tavizsiz ve yetkin bi...

Sürgün Öğretmen Ya da Divriği Değirmencilik

Resim
Köy ilkokulunda iken bizim aristokrasideki rol modelimiz köy öğretmenlerimizdi. Giyinişlerinden konuşma hatta yürüyüşlerine kadar bir asalet sergilerlerdi bize. Çocukken yan yana gelir adımlarımızı beraber atarak öğretmen yürüyüşü yapardık. Hatta bayramlıklarını giymiş birisine   ilk tepki “ne o öğretmene dönmüşün” olurdu. Ota okul (İHL) da ayağında lastik ayakkabı (soğuk kuyu) ile derse gelen bir öğretmeni görünce çok şaşırmıştım. Zaten gelişi de sıra dışı ve de vakitsizdi. Bizim oraların kaderinin aksine ne yeni mezun ne de tecrübesizdi. Olgun ciddi çileli bir özgeçmiş gizliydi besbelli. Derslerine öylesine hakimdi ki dikkatimiz artık ayakkabılarında değildi. Sosyal bilgiler derslerini iple çeker olmuştuk.   Üç dört ay sürdü sürmedi ortadan kayboldu gelişi gibi. İçeri girmiş dediler aranıyormuş. Zaten bize de sürgün gelmişimiş. Lise birde normal bir tayin gelmişti. Miyadında bir tayin. Kimya Hocası. Beklenilen gibi yani. Yeni mezun. Garibim ilk kez birden fazla kişiye hi...