Gönül Dağına
Her bölüm bir oyuncunun ön plana çıkarılması hem oyuncu motivasyonu ve
adaletliliği hem de oyuncunun diziyi sahiplenmesi açısından son derece doğru
bir tercih. Seyirciye de farklı bakış açıları sunuyor bir yandan da. Bana
çocukluğumun Amerikan dizisi hatırlattı. Hemen ürkmeyin. Meşhur The White Shadow dan( Beyaz Gölge) bahsediyorum. Her
bölüm bir basketbol oyuncusu üzerine kurgulanırken aynı bölüm de bir hayat
hikayesi de sorgulanırdı sürükleyicilik açısından.
Espiri de olsun hesabı Ağıtçı
Hüseyin ile Çalgıcı Muammer diyalogları maalesef klasik TRT takıntısı. Dizinin
ambiyansı ve kalitesini berbat ediyor. ( Tıpkı Tövbeler Olsuna devam konusundaki inat gibi.
Oysa yayın günü toplam on kişinin dahi seyretmediği o kadar belli olmasına
rağmen.) Halbuki Selamiden giderek ama bu şekliyle ve abartmadan espiri ihtiyacı yeterli kalabilir.
Menejar karekteri ve replikleri de tıpkı ağıtçı çalgıcı kardeş
diyaloğu gibi dizi seviyesini maalesef 3.
sınıfa indirgeme gayreti veriyor.
Gülsüm Öğretmen yeterli dozda olup devam edebilir.
Zahide Sefer ikilisi gizli
başrol bence. Hem karakterleri hem yeteneklerini de hesap ederek daha fazla ön
planı hak ediyorlar.
Eltilerin yerel konuşma gayretleri fazla batıyor ve sunilikleri
sırıtıyor. Zorlamadan kendileri gibi konuşsalar daha doğal olacak diye
düşünüyorum. Yerel ağızda şu bölümdür pek bi başarı sağlayamadılar maalesef.
Veyseli çok yetenekli ve doğal buluyorum dizi akışındaki
doğaçlamalarına fazlaca tolerans gösterilmeli. Cemile de rolünü ve dizideki
bulunduğu yeri oldukça benimsemiş ve senaristleri zorluyor adeta. Kutluyorum. “Hadi
çocuklar Öksüzoğlan Çiçeklerine(Kardelen) gidelim” temalı tepelere üç numara tıraşlı çocuklarla(Ellerinde
süngüler sırtlarında çapraz asılmış dokuma heybeler) doğal bir piknik ve çiçek
toplama mizanseni pek yakışır gibime
geliyor Cemilenin doğallığına.
Ramazan da rolünün hakkını veriyor. Doğaçlaması sınırsız olmamak kaydı
ile.
Dizinin sosyal mesajcısı usta bir sanatçı. Ciritçi Abdullah. Ancak hep mesaj vermeye zorlanmamalı. Rutin
diyaloglara da girmeli zaman zaman. Kah cami çıkışı cemaatle sessizde olsa muhabbet görüntüleri kah kahvede çay
yudumlaması ve ahalinin ona olan hürmetli muamelesi bile oldukça tesir bırakır
coğrafyamızda. Afaki ve fazla uhrevi rollere de zorlamadan. Mesela biriyle
karşılaşır karşılaşmaz Yunusdan Mevladan beyitler deyişler yerine anlık güncel
sosyal mesajlar inceden çok yoğun olmadan sağlanmalı. Mezar kazmalı,dağ taş
dolaşmalı meczupluk çağrışımları yoğunlaştırılmış tasavvufi replikler çok cezbetmiyor her kuşaktan seyirciyi. Ama
başvurulacak bir Ciritçi Abdullah figürü her zaman olmalı.
Serdar Ciritçi Abdullah diyaloğu da çok ağır uhrevi diyaloglara
girmeden devam etmeli.
Yine Serdarın Babasının Dileğe olan şantajları da çok sıradan ve
alelacele kurgulanmış gibime geldi. Buradan gitmemeli.
Fikret bir aksiyon getirmek amaçlı konulmuş olabilir ancak yetenekli
bir sanatçı olmasına rağmen diziye oturmadı.
Asumanı Ramazan dinamizmi dizide ayakta tutacak gibi.
Çaycı Rıfat olması gerektiği gibi. Ama acıklı bir geçmişle bir bölümde
ön plana çıkacaktır umuyorum. Gayretleri bu muameleyi yapımcı ve yönetmenden
iltifatlandırılmalı.
Dişçi Musanın Fakülte Mezunu diplomalı bir Hekim oluşu daha da
parlatılmalı. Her türlü konforu reddedip bozkıra hizmetkar olmak bi şekilde
işlenmeli. Fakülte çevresiyle zaman zaman kısa sahneler serpiştirilmesi
beklenir. Ayrıca beldenin akil insanı hüviyeti de zaman zaman kullanılmalı.
Celal Başkan ve Özel kalemi kıvamında devam etmeli. Özel kaleme de bir
bölüm kurgulanmalı çünkü yetenekli bir figür.
Tanerin Anası Halime Hanım oldukça yetenekli. En çok da Karadayı da
beğenmiştim. Rol gereği görmüş geçirmiş ağır bir konumda değerlendirilmeli.
Adeta Ciritçi Abdullahın kadın versiyonu. Oysa oğluna küsen geçimsiz mod çok
basit kalıyor o karaktere.
Gelelim Dilek ve Tanere. Doğallıklarını hep korumalılar. Ancak Seferle
Zahidenin her an direksiyona geçeceklerini de hesap ederek sürekli bişiy katmalılar
kendilerince de. Bozkırı ve Anadoluyu öğrenerek ve yaşayarakta.
Büyük fotoğrafta ise
Dizi tüm ülkemiz Avrupa Türkleri Kafkas ve Balkan Evladı Fatihanda
özlemle izlenir durumda. Ayrıca Avrupa ve dünyada yaşayan Afrika uluslarını
bile cezbedebilir. Almancılık bağlantılarını ve yerel yansımalarını zaman
zaman kullanmalı. Avrupa çekimleri izne geliş ve vatanla buluşmalar tadında
yapılırsa reyting de dahil getirisi hep olagelmiştir. Evlerinin içi dışı define için kazılan Almancılar
dizide kullanılabilir mesela.
Almancı babanın kaset kayıt dinletilerine ailenin her ferdine hitaben
kısımları da yansıtılmalı. Halime Ana Dünya Kadınlar gününde bir sürpriz kaset dinlemeliydi
herifinden mesela. Zahidenin babasının
teyp ses kaydı göndermeleri Almancılık geleneğinde hemen her Anadolu köyünde
bir çok ailede yaşanmıştır. Özlemle de izlendi. Ülkemizde Almancı geçmişi
olmayan aile yok gibidir.Bunun devamı bekleniyor da. Almanyada kaybedilen
babanın tüm aile fertlerine birer bant doldurması ve dinlenirken oluşan hüzün
tüm Anadolu coğrafyasında yankı bulur doğallık ve tazeliğiyle.
İcat olayı abartılı ve ütopik olmamalı artık. Tekrarlara evrilme
temayülü taşımaya başladı gibi. Çocuk kayıpları, Esas oğlanla kızın küsmeleri,
esas oğlanla annenin bozuşmaları vs.
Önümüz bahar. Sefer minibüsüyle yemyeşil bozkır yollarında
türküleriyle dron görüntü eşliğinde sık sık sefer eylemeli. Kah kendi sesiyle
kah Neşet Ertaş desteğiyle.
Çoban gizemi dumanlı belirmeleri ve kaybolması dizinin deruniliğini değil de ütopizmini ön plana
çıkarıyor ki bunda inat etmeye hacet yok kanaatindeyim.
40 Yaş üstü toplumdan 0-40 yaşı da içeren salınımlara da kafa
yorulmalı. Taner dışardan Üniversite yazılım vs bağlantısıyla yapay zeka dahil
mucitliklere evrilebilir zamanla.
Sonuç olarak çok beğenilen sade bir dizi. Ancak senaryo farklı bakış
açılarıyla da desteklenmeli ki tekrarlara girmeden birkaç dönem hayat bulsun.
Toplumumuzun daha çok ihtiyacı var bu
soluğa.
Yorumlar
Yorum Gönder