Şurup Gülü ile Leylim Tuzu
Yürürken beton gibi buzların üzerinde hissederdiniz bakmasanızda. Gevşeyip bölünme ve çatlamaları başladı mı cemre nerelere düşerse düşsün bahar bir başka gelirdi. Hele buzlar arasında incecik bir yol bulupta sular dereciklere ulaşmak için sızıntı halinde akmaya da başladı mı yazı da yakalayabilirdik gayrı. Güneş bir parça yüzünü gösterebildi mi suyun yol bulduğu arkların dibi görülmeye de başlar hemen. Kahverengi toprakla göz göze de gelirsiniz. Hele bir de kar suyuyla toprağın aromasının verdiği kokuyu ciğerlerinize çektiniz mi dağlara taşlara vurmanın hayali belirir de belirirdi. Şöyle ovaya doğru baktığınızda karlar arasında alacalı kahverengilik gözünüze ilişti mi, kızıl madımak uçları güneşle de buluşmaya başlarya yakın tepelerde öksüzoğlan çiçekleri boyunlarını bükmüştür artık Her şey bir yana toprağın kar suyuyla tava gelip burcu burcu kokusunu alırsınızya. O rayihayı ne idüğü muamma değme marka parfümlere değişmezsini...