SEN ZÖHÜRSÜZ TUTAMAZSIN
Bütün ramazan boyunca iple
çektiğimiz arife ve kadiri bekleyeduralım biz. Her sahurda “beni de
çağıracaklar mı acep” beklentisi bir ay hiç karşılık bulmazdı. Yine sabah
kalkacak sahur ekibinin insafına kalarak arta kalmışlardan tek başınıza ya da
sizden daha küçük birisi varsa onunla sademi sade ve de sessizce karnınızı ne
bulduysanız onunla doyurmaya bakacaksınız.
Öğlene bir insaf erbabı bişiyler hazırlamazsa menüyü de bulup
buluşturmak size düşecek ya da tamamen pas geçip “olsun şu sıcakta su
içebiliyorum ya” avunmacasıyla iftarı bekleyip herkesle sofranın özlemine
yöneleceksiniz. Henüz oruç tutmanın farz olmadığı yaşlarımızın empatisindeyim
bu gün de.
Öyle ya sahurdaki iştahla hazırlıklar ve onun kaşık sesleriyle uyanıp sofra oturum
nirvanasına çağrılmama psikozuyla pusudan izlemek her çocukluk döneminde yaşanmıştır
çoğumuzun. “Bu sefer kalkacağım” her akşam tekrarında cesaret ta ki arefe ve
kadir gecelerine varıncaya kadar bir türlü sergilenemez de. Tabii davulcunun azizliği kadire denk gelipte
kimse uyanamazsa bir yıllık hayalin de suya düşmüş demektir. “Sen zöhürsüz
tutamazsın” ikazı bir başka sezona erteler hayallerinizi de.
Tabi kadir ve arefeyi tutma da
bir mani çıkmadı ise esas hesap “orucu kime vereceğinizde saklı”. Olmazsa olmaz
şart muhatabınızın hem cömert hem de variyetli olmasıdır. Zira bütün gün aç
susuz bekleyip ezan okunmasına rağmen orucu açmadan onun elini öpüp “orucu ona
vermiş” olmanızın maddi bir anlamıdır da bu. Orucu verdiğiniz kişi bütün bir
aileye ifşa olmayıp mahalle ve eşe dosta da afişe olacağından cömertlik zoraki
de olsa harekete geçecektir. Yani tuttuğunuz orucu el öperek devretmenin hatırı
sayılır bir bedeli vardır. Bunun bir sonraki aşaması daha da önemli oluyor. Ki bayrama
muhataplarınızdan birkaç tık daha önde giriyor ve keseyi dolduruyorsunuz demektir.
Aynı zamanda bu olay tarihe de geçecektir. Kirvelik gibi unutulmazlara . “Ben
orucumu sana vermiştim”. Elbette o küçük
yaşta o fedakarlığınızı bir büyüğünüze ikram etmenin hazzı olası tüm maddi
getirilerin öylesine önündeydi ki.
Sekreter Mehmed’in geçen
ramazanda arefe günü yanıma gelipte “Hocam
size söylemeden anne ve babanızın ruhlarına hediye etmek için iki hatim indirdim” demesi yok mu. Bütün
geçmişteki oruç vermelerin tamamını üst üste koysanız bu ikramın ne bir bedeline
denk gelir ne de bir karşılığına.
Küçükken tuttuğum her orucumu, babama satardım. Elini öpüp...
YanıtlaSil-Orucunu sattın mı?
-Sattım.
-Aldım kabul eyledim.
Ne içten bir yazı.
Yaşatılıyor hala.
Çocukluğuma gittim.
Bu Ramazan arayıpta ilk orucunu bana sat dedi gene dedi.