Yazdan Yapardık Kızağımızı
Uzun yıllar ikamet ettiğim Konya
Meram toprakları son çeyrek asrın aynı andaki en fazla karıyla bereketlenince
çocukluğumuzun hatıraları güncellendi aniden. Dile kolay 70cm ye yakın kardan
bahsediyorum.
Buzda kızak keyfi en başta
geleniydi elbette. Yazdan gözümüze kestirdiğimiz kulanım dışı kalmış eski büyükçe ve altı
kaygan ayakkabıları stoklar. Ayakkabımızla içine ayağımızı yerleştirir doğru
alana. Ve buz kaplamış köy yollarında yerel paten, saatler alırdı. Ayaklarımız
kardan mı terden mi su içinde kalırdı da kızak seromonisini yine de
terk etmezdik.
Ellerimize eldiven niyetiyle giydiğimiz
eski, biri başka öbürü başka yamalı çoraplar. Ya da hakkını yemeyelim çoğumuzun
ayağında beyaz yün çorap elimizde rengarenk dört artı bir parmaklı el örgü eldiven
de eksik olmazdı.
Açlık gelirse aklımıza bir koşu
gider sıcak çorbaya yetişmişsek karda tencere gömerek soğutursak ne ala.
Çoğunda olduğu gibi geç kalmışsak yufka ekmeğine peynir dürümü imdadımıza
yetişirdi.
Mengildek saplı ters U tutmaçlı ağaç
kızakları birbirine çırpa çırpa piste koşardık. Ancak ağaç kızak herkesin
olmazdı. Karyola ayağından bozma L demir
ya da korsan kesim hortum da sizi boynu bükük bırakmazdı kayak yerleşkesinde. Oturmalı
kızak mı onunla yıldızım hiç barışmadı.
Şarkışla İmam Hatip Ortaokul ve
Şarkışla Lisesinde okuduğum yıllarda hafta sonu bisikletle köye dönüşlerimi
karda olsa, yolu buz kaplasa da ertelemezdim. Bazen frene bastığım zaman arka teker öne gelir 20-30 m düşüp bisikletle beraber köy istikametinde kayar
giderdik. Sonra kalkar pedal atmaya devam.
Kar topu adeta savaş gibi olurdu.
Yeni yağan değil de biraz demlenmiş kar tercih edilirdi bunun için. Karşı
tarafta gözüne kestirdiğiniz bir hasmınız da varsa Allah affetsin kartopuna taş
sıkıştırmışlığımız da olmuştur.
Ve sonra bahar. Toprağı da evrenide bütün kirlenmişliğinden temizlemecesine eriyen karlardan sonra güle güle gelirdi.
Yorumlar
Yorum Gönder