ASTARLI SOĞUKKUYU
Ta çocukluğumda ilk camiye gidişimde anladım kıymetini. Namaz çıkışında yerinde olmadığını fark edince.
Şarkışla İmam Hatipte öğrenci iken Sosyal Bilgiler Öğretmenimin ayağında gördüğümde çok şaşırmıştım bizim oraların ayakkabısını. Bize göre Aristokrat Silüete uymuyordu soğukkuyu. Sürgün gelişiyle bağdaştırmaya çalışmıştım.
Pazardan ilk alınıpta o lastik kokusunu ciğerlerinize çektikçe zenginliğinize diyecek olmazdı. Hele bi de paraya kıyıp hem astarlı hem de potin görünümlü ucu sivri olanından alınmışsa değmeyin keyfime.
“Seneye de giyersin” hesabıyla bir numara büyük alma kültürü bunda da geçerli olsa da kışın ip çorap giymeye de müsait olurdu bu numara.
Dağda çamurda, firezde çayırda,tarlada ahırda her araziye uygun dört mevsim geçerliliğini sürdürürdü. Yeri gelir futbol ayakkabınız olurdu. Pantolonu çorabınızın içine kattınız mı her boyayaya girerdi gayrı.
Çorapsız astarı olmayanında ayağınız terden içinde vıcık vıcık dans etse de yakın bir sokak çeşme suvaklağasında, ya da akan bir derecikte boylu boyuna yürümekle yıkama sorununu da kökten çözüvermişiniz demekti.
Çamurunu tozunu alıp çitilercesine yıkadınız mı; acantasından doğan görünümlü şahin sahibi hissederdiniz kendinizi.
İyi bir yaz sezonu geçirmiş ucu ve dibi delinmemişse altı da düzleşmiştir zaten. O zaman kışın vaz geçilmez kızağınız da hazır demekti.
Ömrü son bulur da giyilemez duruma düşmüşse soba ateşini katalize edecek çıra niyetine kalın basmalık tezeğini tutuşturacak en önemli aparat oluverir beğenmediğiniz soğukkuyunuz.
Ve etrafa acı bir duman bırakarak çocukluğunuzla beraber kül olur gider.
Garibanlığın onurlu nişanesi
YanıtlaSil