Güz Yelleri Ya da "Isıcak"
İkindi Rüzgarları. Eylül. Ya da Sonbahar Yelleri dendi mi aklıma hep annemin ekmek evirmeleri gelir ocak başında. Güneşli ikindi vakti rüzgarın hafiften esmeye başladığı, etrafın ılık tozlu esintilerle karıştığı anlarda ocak başından gelen taze ekmek kokuları sardığı zamanı yani. Geçerken uğrayan komşuya evrağacın ucuna tutuşturulup uzatılan yufka ekmeğini reddetmenin hakaret sayıldığı günler."Vallaha olmaz" tepkisinden sonra elinizi yaksa da sıcaklığı o kadar mı gönlünüzü ısıtırmış. "Isıcak" derlerdi zaten bu ikramın adına. Kara Harp Okulundan vaz geçipte Tıp Fakültesi kararıyla Ankaradan ayrılıp köye annemle paylaşmaya çalıştığım da da vakit ikindi ve yer bizim ocak başıydı. "Kele subay olsaydın" serzenişi hala kulaklarımdayken. Bisikletnen Şarkışlaya giderken jandarma tarafından yolumuzun kesilip köye Kızılcakışlaya geri dönüşümüzde de İhtilalin 12 Eylülünü yaşatmışlardı bizlere mevsim yine sonbahardı. Babamı Almanyaya uğurlayıp iki ay sonra d...